Düşünen yapay zekâ ne kadar düşünebilir

Yapay Zekânın İlginç Hikayesi: Makineler Düşünebilir mi?

Geçen ayki yazıdan hatırlayalım: tüm bu yapay zekâ konusu 1950’lerde sorulan bir soruyla başlamıştı: Makineler düşünebilir mi?

Ne kadar enteresan bir soru. Cansız bir cisim, bir makine nasıl düşünebilir? Hangimizin aklına gelir “Demirden bakırdan yapılmış bir makine acaba düşünebilir mi” diye sormak? Hadi bu soruyu sordunuz, bir de üstüne “Makinelerin insan seviyesinde düşünüp düşünemediğini şöyle test edebiliriz” diyerek bir test icat etmeyi kim düşünür?

Alan Turing böyle biriydi işte. Bu eksantrik bilim insanının önerdiği test literatüre Turing Testi olarak geçti ve uzun yıllar boyunca yapay zekâ ile uğraşan herkesin önündeki en büyük sınav bu oldu. Bu test özetle şuydu: Yan odaya bir makine ve bir insan koyalım, bir soru soralım, cevabı veren insan mı makine mi ayırt edemezsek makine testi geçmiştir.

YAPAY BEYİN

1950’lerde yapay zekâ ile uğraşan az sayıda insana uçuk tipler diye bakılıyordu.

Bu “uçuk” insanların kendi aralarında “bunlar çok uçuk” dediği farklı bir grup vardı: yapay beyinciler.

Yapay beyinciler (veya asıl bilinen adlarıyla bağlantıcılar/ connectionists) özetle şöyle diyordu: “İnsanlar düşünebiliyor çünkü beyinleri var. Makinelere yapay beyinler verirsek onlar da düşünebilir”. Uzun yıllar bu yaklaşım çok ilgi görmedi. Psikoloji kökenli Prof. Geoffrey Hinton 1970’lerde insan beynini anlamaya çalışırken yapay beyinlere yöneldi, yıllar sonra 2012’deki bir yarışmada (ImageNet) onun öğrencileri yapay beyincilere zafer kazandırınca bu konu bir anda popüler oldu ve günümüz teknolojilerine ulaşabildik.

Kısacası, bugün gördüğümüz yapay zekâ sistemlerini “uçuk” yapay beyincilere borçluyuz.

DÜŞÜNEN YAPAY BEYİN

Yapay beyinlerin içinde ne var peki? Basitçe: insan beyninde var olan sinir hücreleri ve bu hücreler arasındaki bağlantıların matematiksel modelleri var. Bir de bu matematiksel modellerin ve algoritmaların üzerinde çalıştığı güçlü bilgisayarlar var.

Bir insan beyninin nasıl çalıştığını henüz tam anlamıyla bilmiyoruz. İlginçtir, bir yapay beynin de nasıl çalıştığını henüz tam anlamıyla bilmiyoruz. Bu alana yönelme amacı insan beynini anlamak olan Prof. Geoffrey Hinton bir anlamda yapay beyinde de hüsrana uğramıştır diyebiliriz.

Ama neyi biliyoruz: insan beyni öğrenebiliyor, mantık yürütebiliyor, karar alabiliyor, plan yapabiliyor vs.

Yapay beyin de bunları yapabiliyor. Öğrenebiliyor, mantık yürütebiliyor, karar alabiliyor, plan yapabiliyor.

Örneğin ChatGPT o3 veya Gemini 2.5 gibi “düşünme modu” olan bir yapay zekâ sistemini açın ve bir soru sorun. Size cevap vermeden önce kendi içinde biraz düşünecektir. Şirketler bu düşünce akışının bir kısmını bizimle paylaşıyor, o paylaşılan kısmı okuyun. O3 gibi modeller kendi bilgileri yetersiz kaldığı noktalarda internetten araştırma da yapıyor, neleri ve neden araştırdığını düşünce akışında inceleyin. Çok şaşıracaksınız.

Şunu diyebilirsiniz: “Aslında sadece düşünüyormuş gibi yapıyorlar, gerçekte düşünmüyorlar”.

Gerçekten düşünmek nedir, bilmiyorum ve gördüğüm kadarıyla kimse de tam anlamıyla bilmiyor. Eğer makineler düşünüyormuş gibi yapıyorlarsa, baya iyi rol yapıyorlar demektir.

Böyle durumlarda ördek testini hatırlıyorum. Eğer ördek gibi görünüyorsa, ördek gibi yüzüyorsa ve ördek gibi vakvaklıyorsa; muhtemelen o bir ördektir.

HAPİSTEKİ YAPAY ZEKÂ

FATIH Altaylı’nın Silivri notlarını dinledikçe keşke diyorum onun ve diğer tutukluların yanında sohbet edebilecekleri bir yapay zekâ asistanı olsa. İnternete erişimi olmayan, sadece belli alanlarda eğitilmiş (örneğin hukuk, sanat, sağlık vs.), yani bir anlamda ehlileştirilmiş bir yapay zekâ sistemini tutuklulara ve mahkûmlara vermek çok zor olmasa gerek. Bu hem insani yönden anlamlı olur hem de rehabilitasyon açısından büyük fayda sağlar diye düşünüyorum.

Related Posts

Kendi yaptığı yapay zekadan korktu: Chatgpt CEO’su Sam Altman’dan geceleri uykunuzu kaçıracak itiraflar!

Yapay zeka devriminin mimarı, OpenAI CEO’su Sam Altman, kendi yarattığı teknoloji karşısında dehşete düştüğünü itiraf etti. Yeni modeli test ederken yaşadığı anı atom bombasını geliştiren “Manhattan Projesi”ne benzetti.

Google, karbondioksit bataryalarıyla enerji depolama alanına giriyor

Google, İtalya merkezli Energy Dome ile yaptığı küresel anlaşmayla uzun süreli enerji depolama teknolojisine yatırım yapıyor. Karbondioksit tabanlı batarya sistemi, yenilenebilir enerjinin sürekliliğini sağlamayı amaçlıyor.

Yeni savunma teknolojisi: Saatte 250 km hıza ulaşabiliyor, kendisi 2 kilo ama 600 kiloyu imha edebiliyor

Fransız savunma şirketi Harmattan AI tarafından geliştirilen “Gobi” adlı drone, bilinen tüm kuralları altüst edecek gibi. Sadece 2 kilogram ağırlığındaki bu önleyici İHA, patlayıcı bir başlık taşımıyor. Peki, Gobi’nin sırrı ne?

Yapay zeka platformlarıyla kripto cüzdanlarını hedef alıyor

İsviçre merkezli siber güvenlik firması PRODAFT tarafından yapılan açıklamaya göre, finansal amaç güden tehdit aktörü EncryptHub, Web3 geliştiricilerini hedef alan yeni bir kampanya başlattı. LARVA-208 ya da Water Gamayun isimleriyle de bilinen bu …

“Sonsuz kimyasallardan” kurtulmanın hızlı yolu bulundu

Frankfurt Goethe Üniversitesi’nde geliştirilen yeni bir katalizör, doğada kalıcılığıyla bilinen PFAS türü kimyasalları (Sonsuz Kimyasallar) düşük sıcaklıkta ve toksik madde kullanmadan parçalayabiliyor.

Ay neden renk değiştirir?

Gökyüzüne baktığımızda Ay’ın bazen parlak beyaz, bazen sarı tonlarında, hatta kızıl bir renkte parladığını fark ederiz. Peki, kendi ışığını üretmeyen Ay, bu renk değişimlerini nasıl yaşıyor? Cevap, uzayda değil, hemen başımızın üzerindeki atmosferde saklı.